31 Ağustos 2015 Pazartesi

Cruelty Free'ye Giriş 101

   Merhaba. Bugün çok farklı bir yazıyla sizlerleyim. Aslında bu yazının içeriğini geçen dönem aldığım bir dersin ödevi için hazırlanırken oluşturdum. Web tasarımını da kendimin yaptığı şu sayfamdan has muhlis versiyonuna erişebilirsiniz. Ödev için bu konuyu seçmeye karar verdim ve araştırdıkça hem oldukça fazla şey öğrendim hem de tamamen cruelty free ürünler kullanmaya kesin olarak karar verdim. Araştırması, hakkında yeni şeyler öğrenmesi benim için üzücü olsa da bende farkındalık yarattı ve radikal kararlar alıp bunu çevremdekilere yaymayı görev haline getirmemi sağladı. Umarım bu yazı sayesinde okuyucularımı yani sizleri az da olsa bilinçlendirebilirim.
  Dört yaşında bir köpeğimiz var ve çocukluğum kedilerimiz, kuşlarımız, balıklarımız arasında geçti diyebilirim. Hayvanları çok severim, maalesef bi böceklere alışamadım :) Buna rağmen yaklaşık bir yıl öncesine kadar herhangi bir bilgimin olmadığı bir konuydu "hayvan deneyleri". Maalesef gerek ülkemizde gerekse dünyada çok fazla insanın haberinin olmadığı ya da önemsemediği bir şey. Çok da şaşırtıcı değil aslında. İnsan haklarının, kadın haklarının hatta çocuk haklarının bile kısmen gözetildiği bir dünyada, hayvanları ve onların haklarını düşünmek, akla gelen en son şey oluyor ne yazık ki. Bu yazı sayesinde siz okuyucularım için, hayvanlar üzerinde deney yapmayla ve bunun kozmetikle ilgisi hakkında bir "uyanış" sağlayabileceğimi ümit ediyorum.


Cruelty-free Nedir ?

   Bir şampuan alırken, "içerik okuma" bile yeni yeni kazanılan bir davranış haline geldi tüketiciler arasında. Peki, ürünün arka tarafında yer alan değişik sembollere, rakamlara dikkat etmek ve bunların anlamlarının ne olduğunu öğrenmek kaçımızın aklına gelmiştir? Peki o semboller içerisinde daha önce hiç tatlı bir tavşana rastladınız mı? O tavşan oraya niye kondu, acaba anlamı ne diye hiç araştırdınız mı? Sembolik tavşanımız resimlerde görüldüğü üzere; pasaport fotoğrafı çektirir gibi kulaklarının tüm güzelliğini ortaya çıkarabileceği gibi, kırlarda hoplayıp zıplarken resmedilmiş de olabilir. Hatta resmin altında "cruelty-free" yazısını da görmeniz mümkün zaman zaman. İşte satın aldığınız ürünlerinde bu tür semboller görüyorsanız: Aldığınız ürünün markasının, ürünlerini üretirken ve pazarlarken hayvanlar üzerinde hiçbir şekilde deney/test yapmıyor ya da yaptırtmıyor oluşunun, üst markasının ya da tedarikçi firmalarının da bu durumla hiçbir bağlantısının olmayışının ve Çin'in hayvan deneyleriyle ilgili politikalarını reddedişinin medarı iftiharıdır. Bu konu hakkında bilinçli olan tüketiciler için de marka değerinin, ahlakının ve etiğinin tavan yaptığı bir semboldür bu minik tavşan. İşte bu tavşan sembolünü ürünlerinin üzerinde taşıyan markalara da "cruelty-free" markalar diyoruz. Bu kelimenin sözlük anlamı ise, hayvanlara zulüm etmeyen, hayvanlar üzerinde denenmemiş demek.

Neden Cruelty-free ?

   Cruelty-free ürünleri satın almak; kişinin vicdanı ile alakalı olsa da, dünya vatandaşları olarak herhangi bir kozmetik, renkli kozmetik, gıda, temizlik,vs. ürünü alırken cruelty-free markalara yönelmemiz sosyal sorumluluk çerçevesinde oldukça duyarlı bir davranış olacaktır. İşin en ilginç tarafı ise o dev markaların hayvanlar üzerinde ürünlerini test etmesi, tek bir canlı hücrenin dahi zarar görmediği invitro testler (insan cildine yakın üretilen yapay dokularla yapılan testler) yapmasından çok daha maliyetli olmaktadır. Kaldı ki bir hayvanın üzerinde denenen kozmetik ürünün, insan cildine benzeyen dokuda denenmesinden çok daha yanıltıcı sonuçlar vermesi mümkündür. Buna rağmen iradeleri olmayan canlıların yaşam haklarına tecavüz ederek, onlara işkence edip hayvanların ölümüyle sonuçlanan deneyler bu markaların politikalarının sonucudur. Sır gibi saklasalar da ar-ge çalışmaları yürütülürken laboratuvarlarda neler döndüğü ile ilgili görüntüler ve bilgiler ile itham edildiklerinde savunmaları oldukça basittir. Bizim saçlarımız döküleceğine ya da cildimiz alerjik reaksiyon göstereceğine hayvanların bu yolda feda edilmesinden başka yapacak bir şeylerinin olmamasıdır. Aslında bunu hiç mi hiç istemediklerini ama başka çarelerinin olmadığını da eklemeleri tüketicilerin zihninde markaya duyulan sempatinin korunmasını sağlamaktan başka bir şey değildir.

Beyaz Marka, Gri Marka ve Siyah Marka

   Beyaz bölgede olan markalardan başlayacak olursam. Kendileri hiçbir şekilde hayvanlar üzerinde test yapmıyor, hammaddelerini satın aldığı üreticilerden de hayvanlar üzerinde deney yapılmadığına dair bir belge istiyor, kendisinin finansal, ortaklık olarak hayvan deneyleri yapan hiçbir firmayla ya da markayla hiçbir ilgisinin olmamasının yanı sıra Çin gibi pazarlarında yer alabilmek için hayvan deneyleri yapmaya zorlayan ülkelerde hiçbir şekilde satış yapmıyor. Gri bölgedeki markalar ise eskiden beyaz bölgede yer alan ama bir noktadan sonra hayvan deneyleri yapan veya buna karşı olmayan firmalar ya da markalar tarafından satın alınıp o kuruluşların alt markası olarak hayvan deneylerine bir şekilde bulaşması ile bulanıklaşıyorlar. Ya da maalesef Çin pazarına girebilmek için marka değerlerinden vazgeçiyorlar. Hayvanseverler arasında "kara liste" diye de tabir edilen siyah bölgedeki markalar da kuruluşlarından itibaren hayvan deneyleri yapan markalar.

Çin'in Dayatması

   Beyaz, gri ve siyah markalar ile kafanızı iyice bir karıştırdıktan sonra Çin hükümetinin hayvan deneyleriyle ilgili yasasından bahsetmek istiyorum. Köpek etlerinin bizim kasaplarda dana etlerinin sallandırılması gibi asıldığı, yavru ahtapotların canlı canlı yendiği ve kabuklu deniz canlılarının (yengeç, ıstakoz, vb.) öldürülmeden kaynar suya atılıp haşlandığı ve bunların normal karşılandığı bir ülkeden ılımlı bir yaklaşım beklemek hayalcilik olurdu zaten. Gri ve siyah markalar Çin pazarına girebilmek için Çin hükümetinin hazırladığı bir anlaşma metnini imzalayarak belli bir miktar para ödemekle birlikte ödenen parayla hayvanlar üzerinde deney yapılmasını kabul etmektedirler. Şunu belirtmek gerekir ki neredeyse tüm gri ve siyah markalar tutup da fabrikalarında bu deneyler için labaratuvar açıp burada uzman kişileri çalıştırıp da bir kaç kat aşağıda ürünler paketlenirken yukarıda hayvanlara deney yapmıyorlar zaten. Bunun için özel labaratuvarlarla iş birliği kurarak bu süreci gerçekleştiriyorlar. Çin'de ödedikleri para ve kabul ettikleri koşullar çerçevesinde Çin hükümeti o markaların adına bahsettiğim bu tarz labaratuvarlarda hayvanlar üzerinde deney yapıyor. Çin'in nüfusunu düşündüğümüzde birçok marka bu pazara girebilmek için beyazdan griye ve hatta siyaha dönebiliyor.

Beyaz mı,Gri mi,Siyah mı? Nasıl bileceğiz ?

   En önemli noktalardan birine geldik. Duyarlı bir tüketici olarak hayvan deneyleri yapmayan markaları satın almaya ya da en azından alışveriş yaparken bu konuya hassasiyet göstermeye karar verdiniz diyelim ki. Ürünün üzerinde minik tavşanı aramak da bir seçenek. Yalnız test yapmadığı halde ürün ambalajlarında tavşan sembolü olmayan ya da ülkeden ülkeye değişen ambalajlar, dış ambalajının olmayışı, zedelenmesi gibi sorunlardan kaynaklı olarak bir markaya "test yapan" damgası vurulabiliyor. Bunun için marka listelerinin ve bu listelere bağlı arama motorlarının yer aldığı bu konuda otorite olarak alabileceğimiz birçok güvenilir web sitesi olsa da ben peta.org'u baş otorite olarak görüyorum ve genelde markaların durumlarını oradan sorgulatıyorum. Peta (People for the Ethical Treatment of Animals)'ya daha çok güvenmemin sebebi ise hayvan deneyleri yapmayan veya vegan içerikli markaların Peta'nın temiz listelerine girebilmesi için Peta'ya belgeleriyle başvurup cruelty-free veya vegan bir marka olduğunu kanıtlamak zorunda olması. Şunu da belirtmek gerekir ki, cruelty-free veya vegan olmasına rağmen Peta'ya başvurmayan bir sürü marka mevcut. Ayrıca leapingbunny.org'dan da cruelty-free veya vegan markalara erişebilirsiniz.
   Üç farklı bölgede yer alan marka çeşitliliğinden söz etmiş olsam da maalesef bu tarz siteler genelde markaları siyah ve beyaz olarak ikiye ayırıyorlar ve griler, siyahlara veya beyazlara dağılabiliyor. Burada ise devreye sizin tecrübeleriniz ve araştırma azminiz giriyor. Zaten cruelty-free olan belirli markaları almaya alıştıktan sonra hangi markanın test yapıp hangi markanın yapmadığını öğreniyorsunuz. Elbette bu durumun bir riski de mevcut. Markaların politikaları değişebiliyor. Ama olsun, peta.org'u düzenli bir şekilde takip edemeseniz bile mail listesine dahil olup güncel gelişmeleri e-postalarınızdan kontrol edebilirsiniz.

Dünya'da Durum Ne ?

   Gelişen bilgi teknolojileri ve sosyal mecralar sayesinde birçok bireyin sesini daha rahat ve çok geniş kitlelere duyurabildiği günümüz dünyasında, insanların farkındalığının artmasının yanı sıra farkındalık yaratmak için de Web'de uçsuz bucaksız bir alanın olması büyük bir avantaj. Bloglardan tutun da web sayfalarına, haber sitelerinden tutun da Instagram, Twitter ,Facebook gibi sosyal paylaşım platformlarına, Youtube'dan tutun da oy toplanan kampanya sitelerine kadar bir çok yerde suya atılan taş etkisini yaratmak mümkün. 1993'den 2013'e kadar AB'de üst sıralarda yer alarak tartışılan bu konu 10 yıl süren görüşmeler sonucu çözüme ulaştı. Ve alınan karar doğrultusunda İngiltere dahil Avrupa ülkelerinde "cruelty-free" markalar dışındaki tüm markaların satışı yasaklanmıştır.

Son Söz

   Bu yazıda sadece kozmetik açısından hayvan deneylerini ele almaya çalıştım. Yanlış bilinen gerçeklerden birini eklemek istiyorum son olarak: Hayvan deneylerinden kastedilen, tavşanların tüylerinin şampuanlarla yıkanıp kirpiklerine rimel sürülüp dişlerinin diş macunu ile fırçalanması saçmalığı, siyah markaların ve bilip de bilmemezlikten gelen tüketicilerin uydurduğu efsaneden başka bir şey değildir. Hayvan deneyleri, hayvanların yaşam haklarını elinden alarak saatlerce, günlerce, haftalarca ve yüksek ihtimalle de ölene kadar aşamalı bir şekilde yukarıda bahsettiğim ürünlerin çeşitli organlarına hayvanlar bağlanarak uygulanıp, bu ürünlerin tüm yan etkilerine maruz bırakılma işkencesinden başka bir şey değildir. Çok daha uygun ve gerçekçi sonuçların alınabildiği, cruelty-free markaların ürünlerini verimli bir şekilde test ederek yararlandığı alternatif testler dururken hayvan deneylerine devam edilmesi mantıksızlığın somutlaştırılmış halidir. "Beauty without bunnies !"

Kaynakça

Metin içerisindeki bilgiler için bakınız Youtube,Hayvan Deneyleri 1

Metin içerisindeki bilgiler için bakınız Youtube,Hayvan Deneyleri 2

Resimler için bakınız Cruelty-free Q&A

Resim için bakınız Flickr,"cruelty free bunny"

Resim için bakınız Flickr,"cruelty-free"

Resim için bakınız Flickr,"animal testing"

Resim için bakınız Flickr,"cosmetic experiment"

Resim için bakınız Flickr,"animal tests"

Resim için bakınız Flickr,"cosmetics tests"

   Yazının başlığından da anlaşılacağı gibi hayvan deneyleri hakkındaki birçok noktaya giriş niteliğinde bir başlangıçtı yazım. Cruelty-free markalar ve özellikle ülkemizde nerelerde bulabileceğimiz, hangi markaların satıldığı, alternatifler gibi birçok noktaya bu yazı dizisini başlatarak parmak basmak istiyorum. Oldukça fazla zaman ve emek sarf ederek yaptığım araştırmalar ve topladığım bilgiler sonucunda hazırladığım bu yazımda hatalarım olduysa affola :) Cruelty-free yazı dizimin gelecek dönemlerdeki dersleri için takipte kalın :) 
   Tüm sorularınızı, fikirlerinizi ve önerilerinizi yorum olarak bırakmayı unutmayın :) 

4 yorum:

  1. Bunu paylaştığınız için tebrik ediyorum, ben de cruelty-free markalar kullanmaya çok önem vermeye başladım, henüz daha herşey cruelty free'ye geçemesemde hayvanları kullanan markalardan gerçekten hoşlanmıyorum. Keşke sırf Çin'de satabilmek için eziyet etmeseler şu hayvanlara, bırakın satmayın Çinde.... ;(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Ben de yaklaşık bir yıldır geçiş sürecindeyim. Elimden geldiği kadar almamaya çalışıyorum. Alışverişlerimin tamamen cruelty-free ürünlerden oluşmasına büyük özen gösteriyorum. Çin konusunda çok haklısınız. Politikalarından yok ne bileyim köpek eti yeme festivallerinden tiksiniyorum resmen :'( Sizin gibi önemseyen insanlar olduktan sonra dünyanın günden güne daha iyi bir yer olacağına dair inancım büyük :) Bende sizi bu konuda bilinçli olduğunuz ve elinizden geleni yaptığınız için tebrik ederim :)

      Sil
  2. paylaşım için teşekkürler ben çok üzülüyorum çok :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim, ben de çok üzülüyorum bu yüzden elimizden geleni yapmamız gerektiğini düşünüyorum.

      Sil